Install Steam
login
|
language
简体中文 (Simplified Chinese)
繁體中文 (Traditional Chinese)
日本語 (Japanese)
한국어 (Korean)
ไทย (Thai)
Български (Bulgarian)
Čeština (Czech)
Dansk (Danish)
Deutsch (German)
Español - España (Spanish - Spain)
Español - Latinoamérica (Spanish - Latin America)
Ελληνικά (Greek)
Français (French)
Italiano (Italian)
Bahasa Indonesia (Indonesian)
Magyar (Hungarian)
Nederlands (Dutch)
Norsk (Norwegian)
Polski (Polish)
Português (Portuguese - Portugal)
Português - Brasil (Portuguese - Brazil)
Română (Romanian)
Русский (Russian)
Suomi (Finnish)
Svenska (Swedish)
Türkçe (Turkish)
Tiếng Việt (Vietnamese)
Українська (Ukrainian)
Report a translation problem
Seni nasıl mutlu edebiliriz?
Seni üzen nedir?
Keşke ona bunun mutlu ya da üzgün olmakla bir alakasının olmadığını açıklayabilseydim, bu sorular bütün bu konunun çok uzağındaydı.
Hala sormaya devam ediyor.
Kimse her zaman “mutlu” ya da her zaman “üzgün” değildir.
Bu duygular geçici şeyler gibi duruyorlar, hava durumu gibi, gelip geçici, hiçbir şey sabit değildir.
Bu problemin bir parçası.
Hiçbir şeyin bu geçici doğasını sevmiyordum.
Genç olmayı sevmiyordum ve büyüyeceğim gerçeğini.
Bir yerden mezun olup başka biri için uğraşacağım gerçeğini.
İş bulmayı, emekli olmayı, ölmeyi.
Hiçbiri ilgimi çekmiyordu.
Hiç idrak edemedim.
Bence boşverin.
Ama bana göre değil bunlar.
Bir kaya olarak doğmalıydım ya da kutuplarda bir buzul.
Yerin metrelerce altında asla rahatsız edilmeyecek bir kömür parçası.
Var olma ihtimalinin bile bilinmediği bir şey.
Bu şekilde doğmalıydım ya da hiç doğmamalıydım.
Öldüğünüzde dünya mükemmel bir yer.
Hiçbir problem yok, ne acı, ne üzüntü, ne mide bulantısı, ne hastalık, ne rahatsızlık;
Ya da hayal kırıklığı, utanç, hüzün, ihanet, sıkıntı.
Hiçbir şey yok.
Hiçbir şey kazanılmış ya da kaybedilmiş değil.
Hiçbir şey ziyan olmamış ya da hiçbir şey istenmiyor.
Söylenecek bir şey ya da söylenmemiş bir şey yok.
Hiçbir şey anımsanmıyor, hatırda kalmıyor ya da hatırlatılmıyor.
Belki de cennet budur.
Mükemmel bir hiçlik.
Seni nasıl mutlu edebiliriz?
Seni üzen nedir?
Keşke ona bunun mutlu ya da üzgün olmakla bir alakasının olmadığını açıklayabilseydim, bu sorular bütün bu konunun çok uzağındaydı.
Hala sormaya devam ediyor.
Kimse her zaman “mutlu” ya da her zaman “üzgün” değildir.
Bu duygular geçici şeyler gibi duruyorlar, hava durumu gibi, gelip geçici, hiçbir şey sabit değildir.
Bu problemin bir parçası.
Hiçbir şeyin bu geçici doğasını sevmiyordum.
Genç olmayı sevmiyordum ve büyüyeceğim gerçeğini.
Bir yerden mezun olup başka biri için uğraşacağım gerçeğini.
İş bulmayı, emekli olmayı, ölmeyi.
Hiçbiri ilgimi çekmiyordu.
Hiç idrak edemedim.
Bence boşverin.
Ama bana göre değil bunlar.
Bir kaya olarak doğmalıydım ya da kutuplarda bir buzul.
Yerin metrelerce altında asla rahatsız edilmeyecek bir kömür parçası.
Var olma ihtimalinin bile bilinmediği bir şey.
Bu şekilde doğmalıydım ya da hiç doğmamalıydım.
Öldüğünüzde dünya mükemmel bir yer.
Hiçbir problem yok, ne acı, ne üzüntü, ne mide bulantısı, ne hastalık, ne rahatsızlık;
Ya da hayal kırıklığı, utanç, hüzün, ihanet, sıkıntı.
Hiçbir şey yok.
Hiçbir şey kazanılmış ya da kaybedilmiş değil.
Hiçbir şey ziyan olmamış ya da hiçbir şey istenmiyor.
Söylenecek bir şey ya da söylenmemiş bir şey yok.
Hiçbir şey anımsanmıyor, hatırda kalmıyor ya da hatırlatılmıyor.
Belki de cennet budur.
Mükemmel bir hiçlik.