Zainstaluj Steam
zaloguj się
|
język
简体中文 (chiński uproszczony)
繁體中文 (chiński tradycyjny)
日本語 (japoński)
한국어 (koreański)
ไทย (tajski)
български (bułgarski)
Čeština (czeski)
Dansk (duński)
Deutsch (niemiecki)
English (angielski)
Español – España (hiszpański)
Español – Latinoamérica (hiszpański latynoamerykański)
Ελληνικά (grecki)
Français (francuski)
Italiano (włoski)
Bahasa Indonesia (indonezyjski)
Magyar (węgierski)
Nederlands (niderlandzki)
Norsk (norweski)
Português (portugalski – Portugalia)
Português – Brasil (portugalski brazylijski)
Română (rumuński)
Русский (rosyjski)
Suomi (fiński)
Svenska (szwedzki)
Türkçe (turecki)
Tiếng Việt (wietnamski)
Українська (ukraiński)
Zgłoś problem z tłumaczeniem
Seni nasıl mutlu edebiliriz?
Seni üzen nedir?
Keşke ona bunun mutlu ya da üzgün olmakla bir alakasının olmadığını açıklayabilseydim, bu sorular bütün bu konunun çok uzağındaydı.
Hala sormaya devam ediyor.
Kimse her zaman “mutlu” ya da her zaman “üzgün” değildir.
Bu duygular geçici şeyler gibi duruyorlar, hava durumu gibi, gelip geçici, hiçbir şey sabit değildir.
Bu problemin bir parçası.
Hiçbir şeyin bu geçici doğasını sevmiyordum.
Genç olmayı sevmiyordum ve büyüyeceğim gerçeğini.
Bir yerden mezun olup başka biri için uğraşacağım gerçeğini.
İş bulmayı, emekli olmayı, ölmeyi.
Hiçbiri ilgimi çekmiyordu.
Hiç idrak edemedim.
Bence boşverin.