2 people found this review helpful
Recommended
0.0 hrs last two weeks / 33.4 hrs on record
Posted: 21 Apr, 2016 @ 11:48pm
Updated: 22 Jun, 2017 @ 2:38pm

En baştan söyleyeyim; bu serinin ilk oyunu beni darmadağın etmişti. Hayatımda ilk defa bir video oyununa ağladığım zaman budur. Metal Gear Solid 3’ün sonunda gözlerim dolmuştu, ama yaşları içeride tutmayı başarmıştım. The Walking Dead Season 1’in sonunda ise koyverip hıçkıra hıçkıra ağladım. O yüzden ikinci sezona girerken beklentilerim yüksekti. Dizi izlerken her zaman yaptığım gibi, önce bütün bölümlerin çıkmasını bekleyip köşe bucak spoiler’lardan saklanarak sabrettim. Final bölümü de çıkınca balıklama daldım. Ve hemen söyeyeyim arkadaşlar: Telltale Games yine hayal kırıklığına uğratmadı.

The Walking Dead Season 2 (TWD), mekanikler olarak ilk oyunun aynısı. İlk oyundaki gibi burada da genel olarak o çocukluğumuzdaki “kendi maceranı seç” kitaplarındaki tatta bir çizgi izleniyor. Hikâyede başımıza gelen durumlara göre seçimler yapıyor, bu seçimlerin sonuçlarıyla yüzleşiyor, arada bir de yine seçimlerden oluşan aksiyon sahneleri yaşıyoruz.İnceleme
İnsiyatife Sahip Olmanın Derdi






En baştan söyleyeyim; bu serinin ilk oyunu beni darmadağın etmişti. Hayatımda ilk defa bir video oyununa ağladığım zaman budur. Metal Gear Solid 3’ün sonunda gözlerim dolmuştu, ama yaşları içeride tutmayı başarmıştım. The Walking Dead Season 1’in sonunda ise koyverip hıçkıra hıçkıra ağladım. O yüzden ikinci sezona girerken beklentilerim yüksekti. Dizi izlerken her zaman yaptığım gibi, önce bütün bölümlerin çıkmasını bekleyip köşe bucak spoiler’lardan saklanarak sabrettim. Final bölümü de çıkınca balıklama daldım. Ve hemen söyeyeyim arkadaşlar: Telltale Games yine hayal kırıklığına uğratmadı.

The Walking Dead Season 2 (TWD), mekanikler olarak ilk oyunun aynısı. İlk oyundaki gibi burada da genel olarak o çocukluğumuzdaki “kendi maceranı seç” kitaplarındaki tatta bir çizgi izleniyor. Hikâyede başımıza gelen durumlara göre seçimler yapıyor, bu seçimlerin sonuçlarıyla yüzleşiyor, arada bir de yine seçimlerden oluşan aksiyon sahneleri yaşıyoruz.



Fakat oynanış umurunuzda bile olmayacak arkadaşlar. Telltale yine hikâye anlamında tek kelimeyle DÖKTÜRMÜŞ. Bu oyun hakkında yazdıklarım biraz fanatiklik gibi algılanıyorsa ne olur kusuruma bakmayın, çünkü ben bu hikâyeden gerçekten çok etkilendim. Serinin önceki oyununa çok mırın kırın ederek başlamıştım, o yüzden TWD’ye karşı özel bir sevgim olmadığını bilin. Dizisini izlemedim, çizgi romanları okumadım, ve aslında The Walking Dead gerçekten fazla umrumda değil (bunu da söylediğime göre nefret dolu e-postalarınızı bekliyorum arkadaşlar). Ama bu oyuna gerçekten aşık oldum. Hiçbir oyun bana bu kadar kuvvetli duygular hissettirmemişti.

MASUMİYETİN ACIYLA DÜETİ

Size spoiler vermeden hikâyeden bahsetmenin fazla yolu yok, ama genel hatlarıyla nasıl bir şey bekleyeceğinize değinecek olursak: Seriye yabancı olmayanlarınızın bileceği gibi, oyunumuz zombi istilası altında yıkılmış bir dünyada hayatta kalan küçük insan gurupları arasındaki sosyal dinamikler üzerine kurulu. İlk oyunda savunmasız küçük bir kız olarak karşımıza çıkan Clementine’ın, bu defa biraz daha yetişkin bir versiyonunu takip ediyoruz. Artık kendini savunabiliyor, ve içinde bulunduğu gruplarda sözü geçiyor. Hikâye boyunca insanlarla etkileşimleriniz, onların size yaklaşımını ve hikâyenin gidişatını etkiliyor. Genel olarak hangi seçimleri yaparsanız yapın hikâye tek yönde ilerliyor ama önemli olan, tercihlerinize göre gerçekleşen ufak, ama hissedilir değişimler.

İlk oyun ile bu sezonun arasındaki temel fark: Duygusal etkinin hikâyeye paylaştırılış şekli. İlk oyunu oynayalarınız bilecektir; oyun boyunca sık sık hayrete düştüğümüz durumlar oluyordu. Ama oyunun sonuna kadar gerçekten yıkıldığımız bir sahne pek karşımıza çıkmamıştı (sonunda da fena yıktı ama). Bu defa tam tersi yapılmış: O hüzün ve çaresizlik hissi, hikâyenin en başından, en sonuna kadar eşit miktarda dağıtılmış. En beklemediğiniz anda olan olaylar, size baştan sonra sürekli ağzınız açık, “İnanmıyorum! İNANMIYORUM!” dedirtecek.BEYİN VAR, YER MİSİN?

Oyuna, ilk oyunun bittiği yerden başlıyoruz. Eğer ilk oyundan kalan kayıt dosyanız duruyorsa, o dosyayı oyuna göstererek ilk oyunda yaptığınız tercihlere göre aynen kaldığınız yerden devam edebiliyorsunuz. Benim gibi kerizlik edip sildiyseniz, oyun sizi otomatik olarak ortalama bir durumdan başlatıyor.

Şok edici gelişmeler daha oyunun 5. dakikasından falan başlıyor. Spoiler sayılacak gelişmeler oyunun temel özelliği olduğundan, hiçbir ipucu bile vermiyorum. Ama işte hikâye boyunca normalde asla yapmayacağınız bir çok şey yapmak zorunda kalıyorsunuz, ve hem kendi doğanızın acımasızlığına, hem Clementine’ın, hem de kendinizin aslında zor durumlarda kaldığınızda verebildiğiniz güçlü kararlara yer yer şaşırıyor, yer yer tiksintiyle bakıyorsunuz. Ve emin olun, o kararları vermek zorunda kalacaksınız. TWD Season 2, video oyunlarından alıştığınızın aksine, çoğu zaman “günü kurtarmak” üzerine değil, “kötünün iyisini seçmek” üzerine kuruyor çizdiği yolları.

Bir duygu yelpazesinin tamamını yaşayacaksınız oynarken. Tiksinecek, korkacak, sevineceksiniz. Geleceğe umutla baktığınız anlar olacak. O umutların sizden bir anda sökülüp alındığı anlar olacak. Ve ikinci sezon her şeyden çok bu “anlar”la ilgili zaten. İlk oyun biraz daha kendisini hikâyeye yayıyordu. Bu seferki ise çok daha kestirilemez, çok daha vurucu, çok daha beklemediğiniz yerden yakalıyor sizi. İlk oyundaki zor gelen tercihleri burada mumla arayacaksınız, MUMLA.

Oyun gerçekten de sizi modern hayatta ne kadar rahat yaşadığımız üzerine düşündürüyor. Bütün sezonu tek bir gecede, bütün objeleri inceleyerek ve bütün diyaloglara girerek yaklaşık 8-10 saatte bitirdim, ve bebek gibi ağlayıp zırlamam bittikten sonra tek tek sevdiğim insanları arayıp, normalde söylemeye utanacağım şeyler söyledim. Onu da yaptıktan sonra oturdum, toplumlar hangi değerler üzerine kuruluyor, insanoğlu geçmişte ne tür zorluklarla yüzleştiği için günümüzün toplumu şu an olduğu şekilde falan, delirmiş gibi bunları düşündüm. Uykusuzlukla da karışınca ortaya iyice tuhaf bir duygu-düşünce kokteyli çıktı. Böylelikle bu oyun, beni hem duygusal, hem düşünsel olarak vurmak suretiyle, en sevdiğim oyunlardan biri haline geldi.The Walking Dead Season 2, büyük ihtimalle bir kere oynayıp bir daha oynamayacağınız bir oyun. Ama aynı zamanda unutmayacağınız bir oyun. İlk oyunun yarattığı yüksek beklentileri karşılayabilen, hatta onları aşan bir oyun. Her şeyden önemlisi, klasik olarak ruhsuzluğuyla, gerçekten kopukluğuyla, insan hayatına değer vermeyişiyle ünlü olan video oyunu endüstrisine ders veren bir oyun. Devamını büyük bir merakla bekliyor olacağız.
Ne iyi?

-Derinden vuran hikâye

-İnandırıcı karakterler

-Hantal mekaniklere rağmen nefes kesen aksiyon sahneleri

-Kalbinizi parçalayacak müzikler
Ne Kötü?

-Göze batan animasyonlar

-Kontroller daha rafine olabilirdi
Puanım:10/10
Was this review helpful? Yes No Funny Award