Zainstaluj Steam
zaloguj się
|
język
简体中文 (chiński uproszczony)
繁體中文 (chiński tradycyjny)
日本語 (japoński)
한국어 (koreański)
ไทย (tajski)
български (bułgarski)
Čeština (czeski)
Dansk (duński)
Deutsch (niemiecki)
English (angielski)
Español – España (hiszpański)
Español – Latinoamérica (hiszpański latynoamerykański)
Ελληνικά (grecki)
Français (francuski)
Italiano (włoski)
Bahasa Indonesia (indonezyjski)
Magyar (węgierski)
Nederlands (niderlandzki)
Norsk (norweski)
Português (portugalski – Portugalia)
Português – Brasil (portugalski brazylijski)
Română (rumuński)
Русский (rosyjski)
Suomi (fiński)
Svenska (szwedzki)
Türkçe (turecki)
Tiếng Việt (wietnamski)
Українська (ukraiński)
Zgłoś problem z tłumaczeniem
Aslan Bey: İyidir, senden n’aber?
Polat: İyi
(…)
Polat: Belliydi satacakları… Bedo’ya çok ağır gelmişti kurşunlanmak. Hiç ateşin ortasında kalmak istemiyorken, kendisini bizden taraf buldu.
Aslan Bey: Fethi?
Polat: En tehlikelisi oydu. Ben en çok ondan hamle bekliyordum. Aslında fırsatı olmadı. Biraz daha iyileşmeyi bekliyordu ama… Nasip…
Aslan Bey: Yarım bırakmanı tasvip etmemiştim zaten. Adamı kötü aşağıladınız.
Polat: Aşağılığın önde gideniydi de ondan.
Aslan Bey: Demir’i niye vurdun?
Polat: 10.000 dolar vermemek için Halit’in yeğenini satan adam, bizi kaça satardı sence?
Aslan Bey: Üstün?
(Sessizlik)
Polat: Gözüm tutmamıştı!
Aslan Bey: Faris?
Polat: Tipini sevmemiştim!
Aslan Bey: Ne oluyor aslanım?!