Recent reviews by Aybars Guler

İlk oyun aksiyon ve Nordic temasını üzerine kurulu olsa da aslında hikayenin merkezinde bir baba oğul ilişkisi bulunuyordu. God of War Ragnarok bu ilişkiyi bir adım daha ileri götürüyor ve karakterlerin kendi kalıplarını yıkma çabasını ele alıyor. Atreus büyümenin getirdiği asi davranışlarla birlikte güçlendiğini ve kendi ayakları üzerinde durabileceğini gösteriyor. Tabi ergenliğin getirmiş olduğu asi davranışlar hikayeyi zaman zaman kırılma anlarına sürüklüyor. Artık daha da yaşlanmış olan Kratos ise oğlunun büyümesinden dolayı gururlu ama temkini elden bırakacak kadar rahat değil. O huzur arayışı yer yer vurgulansa da gerektiğinde elini taşın altına koymaktan çekinmiyor. Artık yüz hatlarına işleyen o sert bakışı yine turşu satıyor ve homurdanmaya devam ediyor.
Fimbulwinter is coming!
Hikaye Baldur'un ölümünden sonra Nordic mitolojisinin en büyük olaylarndan biri olan Ragnarok'un tetiklenmesini konu alıyor. Bu büyük olayın gelişini işaret eden Fimbulwinter kışının diyarı nasıl etkilediğine tanıklık ediyoruz. Zaten hikaye de genel olarak bu tema üzerine sürüklense de arada çok önemli hikayeler ve çıkışlar da karşımıza çıkıyor. Yepyeni gizemlerin kafamızı kurcaladığı oyun, bu yöntem ile hikayeyi yine canlı tutmayı başarmış. Sürekli atacağınız bir sonraki adımı merak ediyor ve mitoloji ile yoğrulan bu hikayenin detaylarını ciğerlerinize çekiyorsunuz.

Yani ilk oyundan alıştığımız o detay manyaklığı bu oyunda da yerini korumuş ve yepyeni hikayelerle yoğurulmuş. Ana hikayeyle ilgili olmasa bile Kratos, Mimir gibi karakterlerin sık sık anlattığı yeni hikayeler, hem oyundan kopmanızı engelliyor hem de çok hoş detayları karşınıza çıkarıyor. Bu noktada ana hikaye dışında yan görev sisteminden de peşin peşin bahsetmek istiyorum.

İyi ama kaç saat sürüyor?
İlk oyunda daha çok eşya bulma üzerine ya da yan boss'lar anlamında yan görevler ile karşılaşıyorduk. God of War Ragnarok ise bu olayı birkaç basamak daha yukarı taşımış. Hatta gelişim anlamında en sevdiğim detaylardan birisinin yan görevlerde yattığını söylemeliyim. Tabi yine benzer türde yan görevler var fakat özellikle karakter ve mini hikaye odaklı yan görevler oyunun araştırma, gezinme olayını daha başarılı bir seviyeye çıkarmış.


Son olarak erişilebilirlik seçeneklerini de unutmayalım. Sony genelde kendi oyunlarında bu konuyu es geçmiyor ve takdir edilesi bir işe imza atıyor. God of War Ragnarok oyununda da geniş bir ayar menüsüne yer verilmiş. Ses detayları, ekranda yer alan kullanıcı arayüzü ayarlamaları dahil olmak üzere birçok özelleştirme bulunuyor. Hatta ana karakter, yan karakterler, düşmanlar, bosslar için bile renk seçimlerine yer verildiğini görüyoruz. Ekip hem işitsel hem de görsel anlamda tüm oyunculara geniş bir kullanım imkanı sunmuş.

Sonuç olarak yeni God of War Ragnarok ilk oyunun izinden giden ve her anlamda oyuncuların seveceği kalitede bir yapım olarak karşımıza çıkıyor. Hikaye çok ufak inişlere sahip olsa da baştan sona kadar heyecanla oynayacağınız ve merakınızı cezbedecek detaylarla süslenmiş. Baba oğul ilişkisi dışında Odin'in tanrı olmakla ilgili zaten fragmanda da birazını gördüğümüz tiratlarına benzer detayları görmek gerçekten çok keyifli. Tabi tüm bu detayları Türkçe okumak ve altyazılı olarak takip etmenin tadını da unutmamak lazım.

Oyun hakkında kısa bir inceleme yapacağım. Oyun ilk başta bana çok sıkıcı gelmişti ama zamanla oyunun atmosferine kapılıp zevk almaya başladım. Yakın dövüş animasyonları fena değil (opsiyonel), vuruş hissiyatı mükemmel, açık dünyası süper, müzikleri gayet iyi, karakterler idare eder, Boozer ve Deacon harici karakterler pek hissettirmiyor bu oyunu. Özellikle The Walking Dead dizisini bitirdikten sonra oynamam beni çok sardı. Açık dünyada her şeyi yapabiliyorum. Yavaş yavaş oynuyorum özellikle sürülerin verdiği o adrenalin çok iyi ama bir zaman sonra o adrenalin gidiyor. Sürülere kafa atacağım artık ekipmanlarım geliştikçe benim için çok kolay oldu.
Yan görevleri çok tekrar ediyor (Cidden bir süre sonra sizleride sıkabilir). Hikayesi güzel ve oturaklı kafa karıştırıcı değil. Atmosferi mükemmel.
Kısacası oyun benim gibi loot seviyorsanız ve AC Valhalla, Horizon Zero Down Complete Edition ve Rust gibi oyunlardan sıkılmadıysanız size iyi gelecektir. Fiyatı dolar kuru üzerinden belki tartışılabilir fakat çok iyi bir oyun tavsiye ediyorum.

Ek olarak: Sanki dünyanın en güzel zombie survival oyunu olmaya adaymış ama olamamış gibi. Bir yerde çuvallamışlar ama nerede, co-op da yok zaten gelse fena olmazdı

Uncharted 4, serinin bir önceki oyunundan üç yıl sonrasını konu alıyor. Tabi geri dönüşler ile birlikte Nathan'ın çocukluğu ve daha önce eşi Elena gibi hiç duymadığımız abisi Sam hakkında detayları öğreniyoruz. Bir dizi olay sonrasındaki amacımız ise Sam'in adeta hayatının amacı haline gelen Kaptan Avery’nin 400 milyon dolarlık hazinesini bulmak oluyor.

Uncharted: Kayıp Miras ise Bir Hırsızın Sonu hikayesinden sonra geçiyor ve bu oyunda tanıştığımız Nadine Ross ile seriden aşina olanların hatırlayacağı Chloe Frazer ile bir maceraya atılıyoruz. Amacımız Hindistan’ın en bilinen hazinelerinden biri olan Ganeşa’nın Dişi’ni bulmak. Tabi klasik olarak bu macerada da rakiplerimiz ortaya çıkıyor ve bol aksiyonlu bir yarış bizi bekliyor.

Uncharted oyunlarındaki hikaye örgüsü her zaman olduğu gibi aksiyon üzerine kurulmuş. Zaman zaman gizlilik dinamikleri olsa da oyunun büyük bölümünde kendinizi binbir türlü belanın içerisinde buluyorsunuz. tabi bu noktada siper alma, platform dinamikleri ve yakın dövüş sistemi oynanışın bel kemiğini oluşturuyor. Oyunun o sinematik havasının oynanışa etki etmesi için tüm taşlar yerine konmuş. Özellikle kanca ile bir yere atlayıp, rakibin üstüne çullanma gibi dinamikler bir nevi gaza getirici sahnelerin ortaya çıkmasına vesile oluyor.

Açıkçası Uncharted oynarken bir Indiana Jones ya da değme aksiyon filmlerine taş çıkartacak bir macera izlediğimi düşündüğüm çok oluyor. Çünkü oyunun hikaye ve aksiyon dengesi o kadar başarılı ki, sizi daha ilk dakikadan içine çekmeyi başarıyor. Yani bu hikayeyi defalarca oynamama ve olacakları bilmeme rağmen keyifle oynadığımı söylemeliyim. Hele ki daha önce hiç Uncharted oynamayan bir PC oyuncusuysanız sizi gerçekten de mükemmel bir macera bekliyor diyebilirim. Hatta Uncharted 4'teki meşhur kovalama sahnesinde yanınızda olmayı ve oyun hakkındaki görüşlerinizi dinlemeyi gerçekten çok isterdim. Bu kısım bence oyun tarihinin en iyi aksiyon sekanslarından birisi.

Tabi oyunun Playstation 5 için en önemli yeniliklerinden biri olan DualSense desteği PC sürümünde de yer alıyor. Dualsense gerçekten şahane bir cihaz ve Sony'nin oyunlarında bu desteği PC için de sunuyor olması zaten başlı başına oyunu 1-0 öne geçiriyor diyebiliriz. Uyarlanabilir tetik özelliği araç kullanırken tutun da silahlara kadar her aksiyon anına yedirilmiş. Dokunsal geri bildirim ise en ufak titreşimi bile avuçlarınızın içerisine hapsederek o atmosferi hissetmenizi sağlıyor. Tabi 3D ses desteğini de unutmayalım. Sony eski bir oyuna bu yenilikleri çok güzel bir şekilde adapte etmiş.

Gelelim oyunun grafiklerine. Uncharted 4 eski bir oyun olmasına karşın animasyon yapısı, grafikleri ve atmosferi ile günümüzdeki birçok oyuna zaten taş çıkarabilecek seviyede diyebiliriz. Bu noktada oyun PC için özel olarak baştan alınmamış, bir nevi geliştirilmiş bir port sürümü var önümüzde diyebiliriz. Tabi yine de PC donanımının getirdiği birçok avantajın bu oyuna yedirildiğini görüyoruz.

Öncelikle yükleme süreleri oldukça kısa. Sadece oyunu açarken kısa bir yükleme anı ile karşılaşıyorsunuz. Oyun sonrasında adeta akıp, bir film edasıyla sizi bölmeden devam ediyor. Teknik tarafta asıl ön plana çıkan nokta ise tabi ki saniye başına kare oranı, yani FPS. Orta seviye bilgisayarlarda bile 30 / 60 FPS barajını çok rahat geçebileceğiniz oyun iyi bir donanıma sahipseniz 150-160 FPS değerleri ile karşınıza çıkıyor.

Örneğin ben oyunu 144Hz bir monitörde oynadım ve aksiyonun yağ gibi aktığını söyleyebilirim. VSynch açtığınızda zaten bu yüksek değere sabitlediği için fazlasıyla yeterli oluyor. Bu konuda ufak bir sıkıntıyla da karşılaştığımı söylemem lazım. Oyun Vsych açıkken nedense meşhur ilk bölümde, ışıklandırmaların ortaya çıktığı anlarda anormal yırtılmalara sahne oldu. Bunun dışında arada Nathan'ın kolunun ters dönmesi gibi ufak bug'larla da karşılaştım. Muhtemelen ufak bir yama ile bu gibi problemler giderilecektir.

Tabi diğer Sony oyunlarından alıştığımız gibi PC özel teknolojiler de bu oyuna uyarlanmış. Geniş ekran bir monitörünüz varsa zaten mükemmel manzaralara sahip olan oyunun keyfini çok daha fazla çıkarabileceğinizi söyleyebilirim. Yine aynı şekilde 4K çözünürlükte daha keskin görseller sizi bekliyor. Yeri gelmişken zaten PC sürümünün görsel açıdan en büyük farklarından birisi de keskinlik ve ışıklandırmada yatıyor. Bu iki öğe oyundaki o atmosferi daha net bir yola sokmuş.

Sonuç
Sonuç olarak Uncharted: Hırsızlar Mirası Koleksiyonu iki şahane macerayı bir araya getiren güzel bir paket. Eğer daha önce bu macerayı konsolda deneyim ettiyseniz, sizi çok farklı şeylerin beklediğini söyleyemem. Yurt dışına göre oldukça avantajlı olan 499 TL'lik çıkış fiyatı daha önce deneyim edenler için bir tık gereksiz gelebilir. Fakat daha önce hiç Uncharted oynamamış bir PC oyuncusuysanız, gözünüzü kırpmadan almak isteyeceğiniz bir paket olduğunu söyleyebilirim.

Unutmadan hala bilmeyen varsa iki Uncharted oyununun da Türkçe altyazı ve daha da önemlisi dublaj seçeneğine sahip olduğunu hatırlatalım. Ben normalde Türkçe dublaj işleri çok sevmem ama bu oyunu baştan sona, tıpkı zamanında yaptığım gibi Türkçe dublajlı oynadım. Kadroda Okan Yalabık, Ege Aydan, Ceyda Düvenci ve Dolunay Soysert gibi başarılı isimlerin yer alması çok kaliteli bir işin ortaya çıkmasına vesile olmuş.

Kaynak: https://www.merlininkazani.com/uncharted-hirsizlar-mirasi-koleksiyonu-pc-inceleme-inceleme-123168

Anomaly Agent, Türk oyun sektöründe yakından tanıdığımız Enis Kirazoğlu ve kardeşi tarafından kurulan Phew Phew Games'in ilk oyunu. Öncelikle Kirazoğlu ve ekibi bu oyunu geliştirirken, PC ve konsollar için oyun geliştiren birçok Türk firmasının düştüğü hataya düşmemiş. Firma daha mütevazi ama bir o kadar da iddialı bir tarz seçerek ilk projeleri için yere sağlam basmayı tercih etmiş. Şunu peşin peşin söylemek lazım, bağımsız bir oyun olduğunu göz önüne aldığımızda ekip bunu başarmış ve daha da önemlisi ufak boyutuna rağmen minimum hata ile çıkan bir oyun var karşımızda.

Oyunda TDAY isimli bir teşkilatta çalışan ve şehirdeki anomalileri düzeltmekle görevli Ajan 70 kod adlı bir karakteri yönetiyoruz. Ajan 70 esprili, lafını esirgemeyen, belli ki Witcher sevdalısı ve takım elbisesiyle de zaman zaman Spike'ı andıran (Cowboy Bebop) bir karakter portresi çiziyor. Klasik bir işgününden ofise dönen karakterimiz tam alacağı terfinin hayallerini kurarken şehirde büyük bir anomali patlak veriyor ve boynumuz bükük alacağımız bu son göreve doğru yola düşüyoruz.

Hikayedeki bu anomali durumu ekibin hayal gücündeki kısıtlamaları da kaldırmış. Platform dinamiklerini süsleyen portallar, değişen yer çekimi, hikayenin merkezine oturtulan zaman döngüsü, tavanda yürümeler, absürd karakterler ya da sizi kovalayan devasa bir kol.... Hikaye boyunca karşılaştığınız bu durumların hiçbirini yadırgamıyorsunuz çünkü oyun daha ilk dakikasından bunun temellerini kolay ve sağlam bir şekilde atmayı başarıyor.

Anomaly Agent farklı bölümlere ayrılan ve bu bölümlerin içerisinde ufak alanlara ayrılan bir oynanışa sahip. Oyunda ilerledikçe envai çeşit düşmanla karşılaşıyorsunuz. Sıradan klon askerlerden tutun zırhlı birimlere kadar çeşitlilik sağlanmış. Üstelik bu klon askerler zaman zaman birleşerek sizi daha da zorlayacak bir yapıya bürünebiliyorlar. Genelde bölümler arasında boss mücadeleleri ile karşılaşıyorsunuz. Boss'lar farklı fazlara ayrılmış ve zaman zaman platform öğeleri ile süslenen bir yapıya oturtulmuş. Genel olarak keyifli ve oyunun tamamında olduğu gibi sizi zorlayacak bir yapıya sahipler.

Anomaly Agent keyifli bir kombo sistemine sahip. Üstelik oyun boyunca kazandığınız yeni yetenekler ve güncelleme sistemi ile bu kombo sistemindeki süreklilik fazlasıyla sağlanmış. Farklı tuş kombinasyonlarıyla süslenen kombo sistemi, hem akıcı hem de tatmin edici bir yapıda ilerliyor. Üstelik evrak çantanızla yapacağınız kontra ataklar ya da kılıcınız, beysbol sopanız ile yapacağınız bitirici vuruşlar kombo sistemini daha renkli bir hale getirmiş. Daha da önemlisi oyun sizi kombo yapmaya zorluyor ve bu iyi bir şey. Yani "elimde sopam var, gelenin ağzına vurayım" diyerek direk sopayla dalayım diyemiyorsunuz. Bu sopa komboların sonunda yaptığınız bitirici vuruşlarda çok daha etkili bir yapıya bürünüyor.

Zaman zaman oyun alanındaki tuzakları da lehimize kullandığımız yapımda düşmanlardan düşen silahları da kullanabiliyorsunuz. Üstelik bu silahlar kombo sisteminin önemli bir parçası haline geliyor. Tabi mermi bittiğinde John Wick gibi silahı düşmanın kafasına doğru fırlatmaktan da geri kalmıyoruz. Yetenek sisteminde yerden toplayacağınız paralarla mermi kapasitesi, daha etkili vuruşlar, zehir, elektrik etkisi gibi unsurlarda güncellemeler yapabiliyorsunuz.

Etraftan ve düşmanlardan topladığınız paralarla yetenek ağacında yükseltmeler yapabiliyorsunuz. 20 birim olan ilk yükseltmenin ardından 600 birimle karşılaşınca "Oyundaki enflasyon bizimle yarışıyor" diye düşünebilirsiniz. Bu ilk yükseltme biraz müşterinin ayağı alışsın kıvamında olmuş. Sonradan dengeye oturuyor ve karşılaştığınız herkesi pataklarsanız ihtiyacınız olan tüm güncellemeleri yapabiliyorsunuz.

Burada bir parantez açıp belki de oyunun en büyük handikabından bahsetmem gerekiyor. Oyunda bir cezalandırma sistemi yok. Öldüğünüzde hemen o koridorun başından başlıyorsunuz. Boss mücadelesi içindeyseniz ise öldüğünüz fazdan devam ediyorsunuz. Aslında oyunu oynarken bu durumun eğlencenin bölünmemesi ve sizi belki de büyük bir ızdıraptan kurtarmak için tasarlandığını hissediyorsunuz. Fakat bu yapı aynı zamanda oyunun bütünlüğünü ve dengesini de bir nebze zorluyor diyebiliriz. Örneğin bir sonraki koridora geçtiğinizde canınız otomatik doluyor ve aslında çok önemli olması gereken sağlık paketi sisteminin önemi ortadan kalkıyor. Hal böyle olunca nasılsa kaldığım yerden devam ediyorum diyerek gözü kapalı dalmaya başlıyorsunuz.

Anomaly Agent karakter güncellemelerine farklı katkı sağlayan bir diyalog sistemiyle geliyor. Oyunda diyalog seçim sistemi var ve yaptığınız seçimler olay örgüsünde bir değişiklik yaratmasa da yapım ekibi bu seçenekleri farklı şekillerde kullanmanıza olanak sağlamış. Verdiğiniz cevaplara göre olumlu ya da olumsuz dönüşler alıyorsunuz ve bu konuda aldığınız dönüşlere göre yetenek sisteminde bir seçeneğe sahip oluyarsunuz. Aldığınız olumlu dönüşler karakter can barını yükseltmenizi sağlarken, olumsuz dönüşlerde ise topladığınız puanları paraya çevirmenize olanak sağlanmış. Bu sayede verdiğiniz her cavabın farklı şekilde dönüşü oluyor diyebiliriz. Ayrıca diyalog sisyteminde Lisa'ya benzer bir işleyişe de imza atılmış ve bu uygulama benim oldukça hoşuma gitti. Zaten eğlenceli kimi zaman da göndermelere sahip olan diyalog sistemi hikaye akışındaki en önemli unsurlar arasında yer alıyor.

Anomaly Agent tamamen piksel grafik tarzını benimseyen bir yapım. Cıvıl cıvıl ve güzel tasarlanmış bölümlere sahip. Özellikle karakter tasarımlarında ekip yaratıcılığını konuşturmuş. Ana karakterimiz dışında Güreşçi gibi karakterler oyunun o eğlenceli yapısını sırtlamayı başarıyor. Oyunda zaman zaman kendini tekrar eden bölümlerle karşılaşıyorsunuz. Fakat tüm bu yapının hikaye örgüsüne yedirilmiş olması negatif durumu pozitife çeviriyor. Müzik konusunda ise oyun beni fazlasıyla şaşırttı diyebiliriz. Ritim bazlı ve oyunun yapısına da uygun olan bu müzikler kısa sürede aklınızda yer edebilecek kalitede.

Ortalama 5-6 saatlik bir oynanışı bulunan Anomaly Agent, dinamik yapısı ile kendisini oynatmayı başarıyor. Eksik olduğu yönler tabi ki var ama bağımsız bir stüdyonun ilk oyunu için umut vaat eden bir özene sahip olduğunu söylememiz gerek. Özetle eğlenceli kombo sistemi, müzikleri ve piksel grafikleri ile vaat ettiğini sunmayı başaran bir yapım olmuş.

Kaynak (IGN Türkiye) https://tr.ign.com/anomaly-agent/121145/review/anomaly-agent-inceleme

12 seneden beri bilgisayarda oyun oynayan birisi olarak Assassin's Creed Valhalla’nın bir şaheser olduğunu hiç tereddüt etmeden söyleyebilirim. Bana inanmıyorsanız dış basında Ubisoftun bu oyunun tüm Dünyada ne kadar çok beğenildiğini ve satış rakamlarının ne kadar yüksek olduğunu görebilirsiniz. Bu oyunun başına bir oturunca oyunu bırakamıyorum maalesef. O güzel grafikler beni resmen yağlı boya tablolarda gezdiriyor, yani böyle harika bir görselliği ve böyle mükemmel bir atmosferi olan oyun görmedim hayatim boyunca. Resmen zaman makinesine binip bin yıl önceki Britanya’ya gidiyorum. Demek istediğim bir açıdan da buram buram tarih kokuyor bu başyapıt.

Film tadında bir oyun mükemmel detaylar var

Sons Of The Forest, gerçekçi ve hikaye odaklı bir hayatta kalma oyunudur. Oyunun grafikleri (muhteşem) ve oyun içi atmosfer de çok güzel. Oyunun oynanabilirliği de sürükleyici, mükemmel ve oyuncuya gerçekçi hayatta kalma deneyimi sunuyor.

Ayrıca, oyunda çok sayıda ekipman, yapım (eşya vb.) ve avcılık araçları (aletleri) bulunuyor. Oyun içindeki çeşitli tehlikeler, oyuncunun hayatta kalma becerilerini sürekli olarak sınamaktadır. Oyunun hikayesi de çok iyi düzenlenmiş ve oyunun sonunda oyuncuya çok yüksek bir tatmin hissi veriyor.

Genel olarak, Sons Of The Forest, gerçekçi grafikleri, iyi hikayesi ve mükemmel oynanabilirliği ile hayatta kalma oyunları arasında en iyi oyunlardan biri olarak kabul edilebilir. Herkesin denemesi gerektiğine inanıyorum.

Oyunu beklediğime değdi :) Bütün oyuncu kitlesine öneririm en azından bir kerede olsa oynayın tadını çıkarın.

Sen göklerde uçan güvercin ben yollarda dönen Şahin.

Yanlamaktır kodumuz, Şahindir tutkumuz.

Oyunu çok beğendim. Toplamda 62 saat oyunu oynama deneyimim oldu daha sonrasında sıkıldım tek oynadığım için ve çıktım. Fakat bana kalırsa geliştirilmeye açık bir oyun olmuş. İnşallah yakın zamanda daha çok modifiye seçenekleri (spoiler, body-kit) gibi.

Chat, Voice-chat (oyun içinde arkadaşlarınla veya başka bir oyuncu ile sesli sohbet) eklenebilir

Kesinlikle almanızı tavsiye ediyorum :)

Oyunu alacaklara Forza Horizon 4 ile arasındaki farkları ya da benzerliklerini anlatacağım.

(Oynadığım oyun saati toplamda 218 saat)

OLUMLU YANLARI

+ Oyunun grafiklerini tartışmaya gerek yok süper ötesi olan grafikler eşsiz manzaralar, gölge detayları, doğa olayları (yağmur,kar,çamur) vs gibi detaylar daha hoş olmuş ve kesinlikle dokulardaki canlılığı sağlam bir ekran kartıyla oynadığınız zaman FH4'e göre daha canlı ve doğala yakın hissediyorsunuz. Araçlarda öyle muazzam bir grafik değişimleri yok ama yinede görsel şölen arayanlara bir tık daha iyi hissettirecektir.

+ Oyunun haritası Meksika'da geçiyor ve bunu aracınızı kullanırken her detayıyla derinden hissediyorsunuz bence İngiltere'ye göre
çok daha başarılı ve güzel olmuş. Özellikle oyuna yeni gelen kum fırtınası muhabbeti oldukça hoş geldi.

+ Diğer fark haritamız eski oyundaki haritaya göre daha büyük (Otoban daha da uzun FH4'e göre), muazzam büyük diyebilir miyim? Hayır diyemem ama yinede diğerine göre keşfetmesi daha uzun süren bir mape sahib olduğumuz kesin.

+ Oyun içi evlerimize benzer mor noktalarda oyunculara hediye araçlar gönderip, onlardan gelen hediyeleri alabiliyoruz. Eski oyunda böyle bir özellik yoktu.

+ Forza Horizon 4'e göre en büyük yenilikler birçoğu araç seslerine yenilik gelmiş diyebilirim. Ben FH4'de bu konuda çok şikayet eden birisiydim güzelim oyun yapmışsınız ama her araca dandik aynı motor sesini vermişsiniz olacak iş mi diyordum. Bu oyuna baktığınızda yine bazı araçlarda bu problem var lakin bir Aston Martin'e ya da Porsche'a ya da Toyota Supra'ya özellikle (1998) olan Mercedes'in farklı araçlarında kendine has sesler eklenmiş. Eksikler var mı bu konuda tabi ki var 580 küsür araç var ve gün geçtikçe de güncellemelerle (Sezonlar yenilendikçe) birlikte yeni araçlar gelecek ve araçlara model model sesler üstüne çalışacaklardır diye düşünüyorum. Umarım bu ses şöleni sadece bilindik markalara yapılmış göz boyama değildir.

OLUMSUZ YÖNLERİ

Buraya niye daha fazla yenilik getirmediniz dördü bozmadan ufak bir ekleme yapıp bırakmışsınız diye sitem etmek isterdim ama oyun zaten dörtte bile harikaydı o yüzden bakınca çok fazla kızamıyorum tabi biraz daha farklı içerikler gelseydi baya hoş olurdu.

- Bence en büyük sorun bu oyundaki hikaye görevleri bana çok yüzeysel ve sıradan geldi. FH4 ile kıyasladığımda İngiltere'yi tanırken araçları yaşıyorduk ama 5'de sanki konuşmalara ya da hikaye görevlerine çok fazla önem verilmemiş gibi duruyor.

- Diğer bir büyük sorun online oynarken bazen bug ya da nedenini bilmediğiniz hatalar alabiliyorsunuz zaman zaman eleyiciye girince oyun donuyor kapanıyor. Eskisine göre şuan daha az oluyor bu problem ama yinede yok değil çok fazla online oynamak istiyorsanız bilginiz olsun.

- Yeni oyun yeni umutlar grafikler azda olsa artınca karakter özelleştirmelerde çeşitlenir demiştik tabi 2-3 farklı korna, yüz, saç stili gelmiş olsa da %97 FH4'ü kopyalamışlar bu da eksi bir handikaptı. Evet grafikler harika daha fazla götüremeyebilirsiniz ama karakter için biraz daha uğraşılsaydı baya güzel olurdu.


Genel değerlendirme yapacak olursak Forza Horizon 4'de ne yapıyorsanız %95 aynısını Forza Horizon 5'de oyunda da yapmaya devam edeceksiniz. Gerçek anlamda FH4'e göre hiç bir fark yok diyebilirim. Grafik motorunun bir tık üste çekilmesi Meksika'nın İngiltere'ye göre daha keyifli olması ve araçlarda ki güzel ses değişimlerini bir köşeye bırakırsanız 300 tl vermeye değmez bence ama indirimdeyken kesin alın derim ve daha sonrasında Meksika'nın tadını çıkartın. Forza serisi hayranı olarak oyunun kendini tekrar etmesine karşılık puanım 9/10

Fiyatı güzel. Ultimate aldım ve oyundan aşırı zevk aldım. Türkçe dil desteği ve on numara yarış oyunu arkadaşlarınızla oynayabileceğiniz vakit geçirebileceğiniz bir oyun. Daha ne isteyelim Xbox Türkiye :) Playstation gibi para emici olmadığınız için tüm Türk halkı adına teşekkürler :)