Asenna Steam
kirjaudu sisään
|
kieli
简体中文 (yksinkertaistettu kiina)
繁體中文 (perinteinen kiina)
日本語 (japani)
한국어 (korea)
ไทย (thai)
български (bulgaria)
Čeština (tšekki)
Dansk (tanska)
Deutsch (saksa)
English (englanti)
Español – España (espanja – Espanja)
Español – Latinoamérica (espanja – Lat. Am.)
Ελληνικά (kreikka)
Français (ranska)
Italiano (italia)
Bahasa Indonesia (indonesia)
Magyar (unkari)
Nederlands (hollanti)
Norsk (norja)
Polski (puola)
Português (portugali – Portugali)
Português – Brasil (portugali – Brasilia)
Română (romania)
Русский (venäjä)
Svenska (ruotsi)
Türkçe (turkki)
Tiếng Việt (vietnam)
Українська (ukraina)
Ilmoita käännösongelmasta
resimler çizdiğini görür. Başka bir karıncaya der ki: bir kalem, çok güzel ve şaşırtıcı
resimler çiziyor. O karınca: bu, kalemin işi değildir, asıl çizen; onu hareket ettiren, o
kalemi tutan parmakların işidir, der. Bunları duyan üçüncü karınca: onu çizen
parmaklar değil bilakis koldur, parmaklar kolun hareket ettirmesiyle çiziyor, der.
Karıncalardan her biri ayrı ayrı alimane fikirler ortaya attı. Mevzu büyüdükçe büyüdü,
hiç kimse de kendi aklı ve bilgisiyle bu işin içinden çıkamadı.
İnsan bazen, her ne kadar bilgisine dayansa da iş