Senaste recensioner av Rust In Peace

Oyun kesinlikle South Park markasının hakkını vermekte. Espriler, göndermeler herşey kesinlikle muazzam bir absürt komedi örneği. Eğer tarzı seviyorsanız kesinlikle eğlendirecektir.

Onun dışında başta benim en büyük endişem diziyi seyretmeyip, tüm esprileri kaçıracağım yönündeydi. İlk bitirdiğimde diziye dair pek bölüm izlememiştim. Fakat inanılmaz keyif oynadım ilk oynadığımda. İkinci kez bitirmeye kalktığımda yaklaşık bir 8-9 sezon izlemiş olduğumdan sağa sola serpiştirilmiş diziye de göndermeleri gördüğümde eğlenip mutlu olduğumu da söylemem gerekli. Kesinlikle diziyi izliyorsanız eğlenceniz daha da katlanacaktır.

Oyun bir South Park açık dünyası sermiş önümüze. Açıkcası bir South Park oyunundan daha fazlasını beklemek kabalık. Sağda solda toplanabilirler, yine aynı şekilde göndermeler vesaire bulunmakta. Oyuna dizi bölümlerinden de yola çıkarak eklenmiş olan bir kaç farklı gadget oynanışta değişik şeyleri getiriyor ve açık dünyayı daha da açmanızı sağlıyor. Bazı yerlere girmek için hatta bazı yan görevleri bile almak için bu gadgetlara ihtiyacınız var.
Oyunun diğer kısmı olan savaşma sistemi ise oyunun kendisinin kural olarak koyduğu tur bazlı sistem üzerinden gidiyor. Her tur bir potion/buff hakkınız varken saldırı yaptığınızda tur karşı tarafa geçmekte. Dikkatli olmak gerekiyor bazen. Ama genel anlamda sizi zorlamayacak bir sistem ortada olduğunu söylemeliyim.

Bu oyun hardcore savaş yapayım oyunu değil, bu oyun senaryosu ile sizi büyüleyip hayrete düşürecek bir oyunda değil. Bu oyun basit dinamikler ile sizi krize sokup hoş vakit geçirmenizi sağlayacak bir oyun. Kesinlikle bu tarzda birşey arıyorsanız, indirim zamanında düşünmeden alın efenim.

Oyun, oynanabilir değil. Ekran kaydırma problemi söz konusu Windows 8.1 de.

Tam ekran, pencereli oynama falan hepsini denedim fakat sonuç hepsinde aynı. Eski sürüm bir windowsunuz varsa evet mantıklı ama yeni nesil işletim sistemlerinde sorunlu.

Portal benzeri bir puzzle oyunu olarak bende başladım oyuna. Oyun portalın steam üzerindeki tüm varyasyonlarından etkilenmiş ve her birini kendisine yeni bir mekanik olarak eklemiş. Oyunda lazer yönlendirme, basınç plakaları, jammerlar, zaman makinesi, havalandırma ve tepsi puzzleların ana mekaniğini oluşturuyorlar. Bunlar zamanla açılmaktalar.

Oyunda üç çeşit puzzle parçası var. Yeşil, sarı ve kırmızı. Yeşiller bir sonraki puzzle serisini açmak için gerekli olanlar ve aralarında en kolay puzzlelardan. Sarı olanlar ise yeni dinamik açmak için çözülmesi gerekenler. Orta seviye zorluktalar. Sonuncusu, yani kırmızı olanlarda başka bir görev dizisinin parçaları ve oldukça zor puzzlelar.

Oyun senaryo olarak tamamiyle kendisini felsefi değerler üzerine oturtmuş. Ve gerçekten cevaplanması oldukça zor soruları yöneltmekte. Gerçekten bu anlarda terleyeceğiniz kesin.

Portal sevdiyseniz bu oyunuda kesinlikle seveceksiniz. Ancak belirtmem gerekli, portal kadar oyuncu destekli değil Talos Principle. Portal sizi açıkcası biraz yönlendiriyor bulmanızı sağlayabiliyordu fakat Talos tamamiyle işleri size bırakıyor. Gerçekten güzel bir emeğin ürünü olduğunu da gösteriyor zaten oyun.

Çok başarılı olmayan bir senaryoya sahipte olsa çok sıkmayan yapıya sahip bir oyun Bully. GTA yı tamamen alıp lise hayatına uyarlamışlar kısaca. Fakat bitirdiğinizde normalde GTA larda yapacak oldukça şey varken bunda toplanabilirler ve atari oyunları var sadece açıkcası çokta eğlenceli şeyler değiller. Çok beklentiniz yoksa idare eder.

Oyun tarafında farklı bir soluk olması kesinlikle çok büyük bir artı. Kendi tarzında pek örneği yok. Çalışan bir kaç oyun formülünü üzerinde toplayıp güzel bir iş ortaya çıkartmışlar. Oyun tarafını çok sevmeyenler içinde kolaylık sağlamışlar. Misal bir kovalama sahnesini çok sevmiyorsanız bir kaç denemeden sonra "abi istemiyorsan boşver atlayalım burayı" diyor. Benim gibi araba sürmeyi çok sevmeyenler için avantaj, çünkü gerçekten sevmedim bu oyunda araç sürmeyi. Sıkıcı geldi.

Onun dışında Max Payne 3'le gözümüze giren güzel ayrıntılara burada da yer vermişler. Gerçekçiliği çok güzel arttırmış. Merdivenden inip çıkarken en basiti koyulan animasyon açıkcası iki oyunda da çok hoşuma giden bir ayrıntıydı. Silahlı çatışmalar yine Max Payne 3 den aktarılmış ve kesinlikle doğru tercih.

Oyunun senaryo tarafını iki parça halinde incelemek gerekli. Birincisi her dava için olan mini senaryolar birde karakterinizin kendi senaryosu. Mini senaryolar polisiye hikayeler ile biraz ilgili iseniz tahmin edilebilir şeyler, ama ters köşe yaptığı durumlarda olmuyor değil. Bu tarz bir işte de açıkcası daha fazlasını beklemek biraz fazla olur. Her bölüm içinde de ufak senaryolar var, onlarda hoş ayrıntı olmuş. Karakterin kendi senaryosu ise çok geç başlıyor. Hemde baya geç. Arada kesitler veriyor ok, fakat onlardan birşey tahmin etmek baya zor. Geç başladığından dolayı açıkcası biraz eksik kalmış, Biraz daha erken başlasa güzel olurdu kesinlikle.

Özetlersek, oynanış açısından güzel, hatta oyun sevmeyen kişilere bile hitap eder düzeyde, senaryo açısından geçer not alıyor. Zaten oyunun tasarımından falan bahsetmeye hiç ihtiyaç duymuyorum, Rockstar bu konuda oldukça başarılı, yine iyi bir iş çıkartmış. Sadece bir iki daha soundtrack koysa mutlu ederdi.

Farklı birşeyler deneyimlemek istiyorsanız tercih edilebilir kesinlikle.

Bu oyun, mükemmel bir emeğin ürünü. Kesinlikle harika bir optimizasyonu olduğunu söylemem şart. Ortalama bir ekran kartım bulunmakta, başka bir oyunda bu grafikleri alsaydım sanıyorum 10 fps ya görür ya görmezdim. Burada 50-60 arası değişen fps almaktayım, bu inanılmaz mutlu ediyor beni. Üzerine oynanışın mükemmel olması da cabası. Gerçekten kontroller harika. Oyunun oyun tarafı kesinlikle muazzam olmuş. Ama gel gelelim diğer noktaya, o da senaryo.

Bu oyunun berbat bir hikayesi ve berbat bir kurgusu var. Yorumlara bakarsanız çoğu süper senaryo falan demiş, demek ki herkes şu oyunu space spamleyerek ara sahneleri atlaya atlaya oynamış. Kesinlikle ve kesinlikle berbat, sıkıcı ve çok inanılmaz klişe bir senaryoya sahip oyun. Biraz Indiana Jones filmi izlediyseniz başınıza 3 saniye sonra ne geleceğini tahmin etmemeniz mümkün bile değil. İlerleyişte de o kadar belli oluyor ki ne olacağı mesela ipten geçerken "az sonra düşeceğim" diyorsunuz. Veya "bu salak atar yaptı ölecek şimdi" dememeniz mümkün değil. Ve inanılmaz bir klişe olan, bu oyunda da artık yeter lan dedirtecek bir durum daha var ki, o da böyle tam düze çıkacaksınız ya da iyi bir gelişme olacak, saniyesinde ya saniyesinde direk daha da kötü bir hal alıyor durumlar. Tam misal silahları aldım cephanem tam diyorsunuz hop Lara yakalanıyor, bir kaçma sekansı. Tam bir arkadaşınızı düşmanın elinden kurtarıyorsunuz, hop diğeri yakalanıyor. Sürükleyici bir hikayesinin olmaması oyunu inanılmaz derecede sıkıcı hale getirebiliyor.

Oynanışın güzel olmasının yanında birde old school oynanış havası da mevcuttur. 3rd Person Adventure tarzı bir oyunda, misal Prince of Persia, da aynı şekilde ilerleme olmakta. Başta basit ekipmanları verir, daha sonrasında ilerlemeniz için gereken ekipmanları bulursunuz falan. Bu oyunda bu formülü aynen ve güzel biçimde kullanmış. Bunun yanında birde skill ağacı ekleyerek daha da çeşitlendirmiş bu durumu. Üzerine yine aynı mantıktan hazine odaları kurulmuş. Fikir olarak klasik olsa da çok güzel, fakat odalar inanılmaz derecede basitler. Tamam hadi oyuncular eskisi kadar bir şeyde oyalanmak istemiyorlar okey de, bir bakışta ne yapacağınızı o kadar kolay biçimde bulabiliyorsunuz ki oyunda normal ilerleme hızınızla hazine odası temizliyorsunuz. Keşke daha zor olsalardı.
Fakat bu basitlik oyunun ana haritasında güzel bir hal almış. Açık dünya oluşturulmuş, fakat çizgisel bir ilerlemeye sahip. Zaten açık dünya da çok kabaca bir arazinin katları olmuş. Aslında oynadığımız alan çok küçük bir alan fakat onun çok katlandırılması haritayı oldukça geniş bir hale dönüştürmüş.
Oyunda klasik toplanabilirler mevcut. Onun dışında yan aktiviteler de var. Onlarda toplanaiblirler mantığı ile aynı, fakat bu kez toplamak yerine ateşe veriyorsunuz falan. Experience ve achievement dışında hiçbir artısını görmedim kendilerinin. Bir iki tanesini tamamladım, sanıyorum özellikle aramayacağım daha fazla, oldukça gereksizler. Her biri birer kıyafet verseydi ya da bir upgrade sağlasaydı daha iyi olurdu.

Kısacası oyun, oynanış açısından mükemmel, senaryo tarafından berbat bir oyun. Bu kadar güzel bir oynanışa bu senaryo cidden yazık edilmiş. Harita dizaynları, düşünülen küçük ayrıntılar, ufak puzzle lar falan baktığınızda oyunda o kadar çok emek var ki senaryoyu görünce üzülüyorsunuz. Oynarken size ters köşe yapan noktaları olsaydı, ve bu kadar klişe olmasaydı kesinlikle tavsiye edilebilir bir oyunken şu an senaryoya bakmadan güzel deneyim yaşamak istiyorum diyenlere önerebileceğim bir oyun.

Güzel fakat Multiplayerı geliştirilmeli.

Güzel fakat çok eksiği var.

Öncelikle optimizasyon problemleri. Ciddi anlamda optimizasyon problemleri bulunuyor oyunun. Çok abuk sabuk bir anda 60 fps'den 5 fps'leri görmeniz çok olası olabiliyor.
Oyun kurduğunuzda hala sadece LAN bağlantısı üzerinden oyun kuruyor. Dedicated Server uygulamasından da kurdum, internete yayınlayacak şekilde fakat yinede LAN üzerinden çalıştı server. Bunun çözümünü açıkcası bulamadım, Steam'e getirirlerken bunu düzeltmelerini beklerdim.
Uzun vadede gelebilir tahminimce ama kesinlikle bu oyun için en azından Harita bazında bir Atölye desteği gerekiyor. Çok daha harika hale getirebilir oyunu.

Bu saydıklarım dışında oyun genellikle çok rahat ve güzel bir biçimde oynanabiliyor. Old School FPS'i Co-op deneyimlemek için oldukça harika bir fırsat.

En güzeli Half Life'ın ana senaryosu Co-op olarak oynanabiliyor, bu bile yeter.

Güzel modlar ekliyor, ciddi anlamda ilerleyecekseniz bence gerekli.

Olsa da olur olmasa da.