ติดตั้ง Steam
เข้าสู่ระบบ
|
ภาษา
简体中文 (จีนตัวย่อ)
繁體中文 (จีนตัวเต็ม)
日本語 (ญี่ปุ่น)
한국어 (เกาหลี)
български (บัลแกเรีย)
Čeština (เช็ก)
Dansk (เดนมาร์ก)
Deutsch (เยอรมัน)
English (อังกฤษ)
Español - España (สเปน)
Español - Latinoamérica (สเปน - ลาตินอเมริกา)
Ελληνικά (กรีก)
Français (ฝรั่งเศส)
Italiano (อิตาลี)
Bahasa Indonesia (อินโดนีเซีย)
Magyar (ฮังการี)
Nederlands (ดัตช์)
Norsk (นอร์เวย์)
Polski (โปแลนด์)
Português (โปรตุเกส - โปรตุเกส)
Português - Brasil (โปรตุเกส - บราซิล)
Română (โรมาเนีย)
Русский (รัสเซีย)
Suomi (ฟินแลนด์)
Svenska (สวีเดน)
Türkçe (ตุรกี)
Tiếng Việt (เวียดนาม)
Українська (ยูเครน)
รายงานปัญหาเกี่ยวกับการแปลภาษา
Yiğitçe açılmış kollar
Sarsıyor her diz vuruşta yerleri
Meydan okuyor sanki dünyaya
Egenin efeleri
Çoştukça çoşuyor her mızrapta
Yükseliyor göklere mertlik yiğitlik
Göğsüne sığmıyor
Aşk dolu yürekleri
Vakur adımlarla birer dev gibi
Harmandalı oynuyor
Egenin Efeleri
Trablus’ta bir dev…
Kafkaslarda açan güneş…
Bugün unuttuğumuz ve bizim olmayan,
Bugün Türk’e hasret coğrafyalarda,
Türk’e hasret kalmış soydaşlara sorun Enver’i
Onlar size anlatacaklardır,
Enver demek, vatan demek…
Enver demek, Türk demek…
Enver demek, bayrak demek
Bir gün ırkının erleri,
Senin uğruna şehit düştüğün topraklarda
Güneşin batmadığı bir imparatorluk kurup
Adını Turan koyacaklar…
O zaman sen Tacikistan dağlarından bizi
Saracaksın…
ittihatçılar vardı hilâl bıyıklıydılar sustasına basılmış birer çakıydılar.
VAR OLSUN!